Ben hayal dünyamın günlüğünü tutuyorum sadece...

29 Kasım 2009 Pazar

Döküntüler




Nefes alamıyorum..
Kalp atışlarım hızlandı..
Ne oluyor?
Hayır..
Seni düşünmüyorum..
Bu şarkıyı 23. kez dinliyorum ne anlatıyor bilmiyorum..
Bir tek melodisi seni hissettiriyor bana..
Aklıma seni düşürüyor..
Yooo, olmaz..
Kulaklarım uğulduyor..
Midemden başlayan kıvılcımlar dudaklarımı zorluyor..
Sanki ağzımı aralasam kıvılcımlar çıkacak..
Bir başkasının nefesi ile sönmemeli bu ateş..
Bu yangın.. seni yanımda hissediyorum..
Burda mısın?
Sanki arkamdan sarılacaksın şimdi.
Nefesin boynumda saçlarımın arasında fütursuzca dolaşacak..
Dudaklarımdan içeri süzülecek..
Göğsünde uyuduğum ilk erkek..
Sendin..
Nerdesin?
Kimlesin?
Seni özlüyorum..
Hayır özlememeliyim!
Sen yoksun.. bitti işte..
Seni attım kayıp ruhlar mezarlığıma.
Gittin..
Yoksun..
Hayır burdasın..
Soluğunu hissediyorum..
Hadi uyuyalım diyorsun..
Geçti..
Geçmedi ki..
Hiç geçmeyecek gibi..
Tenim alev alev yanıyor..
Aşk mı ? Tutku mu?
Hayır şarkı bitmesin 24 oldu..
Hala bıkmadım.. Senden de bıkmadım..
Gitmeni seni bırakmayı istemedim..
Neden gittik birbirimizden..
Sigaram bitmiş küllükte..
Sen ne kızardın sigarama..
Seninleyken ciğerlerim temiz, kalbim kirliydi..
Şimdi tam tersi..
Ama ben seni hala özlüyorum..
Tenimde ki yanma geçti.
Sigaramı söndürdüm.
Uyumalıyım.
Uyumalı düşlerim..
Uyumalıyız sevgilim..
Uyumalıyız ki geçsin.. Bu inat bitmeyecek belli..
Yaşayamadık o güzellikleri..
Gökkuşağını göremedik seninle..
Ya da gördüğümüzü fark etmedik..
Neyse ben susmalıyım artık..
Yoksa sana koşacağım deli divane..
Kızgınım. kırgınım. unutmalıyım.

Sen yoksun. bitti. bitti. bitti. bitti. bitti. bitti. bit...

28 Kasım 2009 Cumartesi

gün-aydın!

bu sabah anlık bir hafıza kaybı ile günaydın dedim, gökyüzüne.. komikti.. gece yatarken en son ne yaptığımı hatırlamıyordum.. kahve mi içmiştim? sigara mı? yoksa kanallarda mı gezinmiştim? mesaj atmak için elime 22 kez aldığım telefonu da bir eylem olarak saymalı mıydım? o mesaj atmamıştı.. bende atmamıştım.. çünkü en son mesajı ben yollamıştım.. en son cevap benden gitmişti. sıra ondaydı.. peki sıra ondaysa ve söyleyecek birşeyi yoksa? benim vardı.. ona kocaman bir "gün-aydın" hediye etmek istiyordum, bu sabah.. atmosferde küçük bir ses dalgası.. kulağına fısıldamışım gibi. benim kokumu burnuna çalacak cinsten.. mesajı atmadım.. kadınlık gururu! peh.. şimdi daha mı iyi.. neyse ben bir kahve içeyim en iyisi.. dün gecekinden birşey anlamadım zaten.. (...)kahve! dün gece en son kahve içmiştim.. sıra mesajda.. "gün-aydın sevgilim"...

gökkuşağı

peki.. tamam... git.. "ben sana demiştim" demeyeceğim.. ya da "ohh canıma değsin" diyip acılarınla beslenmeyeceğim.. gitmek istiyorsan gitmelisin.. tutamam seni.. kirlenmemiş bir gökyüzü bul kendine. el değmemiş bir mabed yarat.. gökkuşağını bul, canın yanacak..kim dokunabilmiş ki gökkuşağına bugüne dek? sen dokununca avuçlarında eriyip gidecek renkler.. sana dokunulunca solacak.. ama ara gökkuşağının sonunda; elinde bir kova altınla bekleyen cini. ona gülümsemek için ara.. senin bütün benliğin bir gülümsemede gizli biliyorum.. seni santim santim ezbere bilmem gibi.. git.. hadi.. gökkuşağına dokun.. yağmur sonrası bir rüya bul kendine.. hoşçakal..

27 Kasım 2009 Cuma

veda

Gitmeliydim.. Benim yürüyecek çok yolum vardı.. Sen çok yorgundun.. Yanlış insanlarda tüketmiştin kalbini.. Benim daha bir sürü hata yapacak kadar yerim vardı heybemde.. Korkmuyordum.. Senin korkuların beni tutsak ediyordu ama .. Seni sevmeye başlıyordum.. İçime doluyordu nefesin.. Üşüyordum.. Gitmek zorundaydım.. Soğuk bir vedanın arkasına sığındım.. geride bıraktım seni..görmedin sen beni.. hep başka yönlere baktın.. suçluyum.. seni seçmemeliydim.. ama bak geçiyo..

Önce senden koptum.. sonra yandım.. şimdi soğuyorum.. yeni bir dünya kuruyorum kendime.. bil diye söylüyorum.. televizyonu kapatmadığım sürece seni anmıyorum..ama kapatınca hemen aklıma sen düşüyorsun.. beynimi televizyonda ki saçma şeylerle uyutuyorum şimdilerde.. o yüzden ben pek uyumuyorum.. ama bu da geçecek.. birgün uykusuz bir gecenin yarı uyanık sabahında seni unutmuş olacağım..şaşkınlığımı üstümden atınca televizyonu kapatıcam önce.. sonra kitabımı alıcam elime.. sokağa atıcam kendimi.. en sevdiğim çay bahçesine gidip şöyle güzel ,şekersiz bir çay içeceğim.. yeni insanlar tanıyacağım.. yeni hatalar yapacağım.. heybem dolana dek.. dolduğunda.. televizyonu açacağım yine.. beynimi uyuşturmak için..

belki o zaman bende yaşamaktan korkmaya başlarım.. ne dersin? sence korkar mıyım senin kadar???