Ben hayal dünyamın günlüğünü tutuyorum sadece...

24 Şubat 2010 Çarşamba

....!

Düşümde yarattığım bir surettin

Ayaklarımın altına düştün...

Ar-tık..!

Baktığın yerde değilim artık..

Farklı yönlere doğru oturuyoruz..

Birbirimize sırtımız dönük..

Göz- göze gelmiyoruz..

Hiç, ol(!)madık..

Rüzgarım saçlarını dağıtmıyor artık..

Ve sen taramıyorsun saçlarını günde 3 kez..

Dağınıksın..

Senin kokun da başkalarının burnuna çalınıyor artık..

Ve özlenmiyorsun benim iklimimde at-ıl-mış-sın..

Biz ; Ar-tık bir sevda idik..

Semti sokağı unutulmuş..

Geçilmez olmuş..

_muş 'lu geçmiş zamana ait..

Ben ikametgahımı senden öteye aldım bilesin..

Sen'den değilim artık..

Sende ben'den değilsin..

Baharının tadını çıkart..

Ve ben de başlayayım hayata ar-tık..!

ikinci el..!

Hani yeni bir telefon alırsın, merak ediyorsundur..

Sürekli kurcalarsın sıkılana dek.!

Aşk'ta öyle işte demişti..!

Aşk-a inanmayan bir adam(!)

Aşk-a inanan bana..!

Aşk-ı tanımlayabileceğine inanıyordu..

Aşk-ı kaybetti..

Şimdi yeni bir telefonun ikinci el piyasasında..!

Fiyat sormakta..

Ucuza kapatacak belli..!

Durdurulmazsa..!

14 Şubat 2010 Pazar

..Pasta Dükkanı..

Pasta dükkanının önünde babasının elinden tutmuş,hangisini istediğine karar veremeyen o küçük kız halimdeyim şimdi..Paramız vardı ama ben açgözlü bir çocuk değildim.. Hepsinden bir dilim isteyebilmeyi dilerdim.. Böylece hangisini daha çok sevdiğime karar verecektim..Öyle bir şansım olmadığı için hep en renklisini seçtim.. Üstünde herşey olan meyveli pastayı.

Sonra büyüdüm, hep tek seçme hakkım oldu.. Bende en gösterişlisini seçtim.. Herkesin baktığını,herkesin almak istediğini,herkesin sevdiğini.. Bende baktım,aldım,sevdim ama üzerime uymadı..Yakışmadı..

Onlar da bana baktılar,aldılar,sevdik sandılar ama bende onların üzerine uymadım..Sarmadım,sarmadılar..Gören gözleri başkalarının kıyılarındaydı..Benim gözlerim kamaşıyordu güzelliklerinden, bakamıyordum.. Göremiyorduk birbirimizi..

Biz de vazgeçtik her seferinde.. Vazgeçirdik birbirimizi.. Bugün pasta dükkanına gittim.. Sevgililer günü ya bugün..Kendime hediye aldım.. Bütün pastalardan bir dilim aldım.. Herkesin gözü önünde tek tek tadlarına baktım.. Ve karar verdim.. Ben frambuazlı pasta seviyorum..

Sevgililer günüm kutlu olsun..

12 Şubat 2010 Cuma

..Küçük sürprizler dükkanı..!





Küçük sürprizler dükkanı


Bugün yalnız içtim kalabalık bir kafede.. belki yolunuz düşmüştür.. Ada Bar.. Bir tane 50'lik istedim.. Biraverden aşağısının az geleceği bünyeme.. Aldığım film afişlerine baktım.. Tekrar tekrar okudum her birini.. Sonra bu anlamsızlığı bırakmak için etrafıma baktım.. Bütün masalar doluydu.. Herkesin birşeyi vardı yanında; arkadaşı,dostu,kuzeni,aşık olmasını istediği,aşık olduğu,aşık olmaması gereken.. Tıklım tıkıştı kalpleri..Yer yok gibi görünüyordu bana.. Gözlerimi üzerlerinde gezdirdim.. Göz temasından kaçınmaya çalışarak.. Yalnızlığı çekimliyordum içimden çünkü..

Yalnızım

Yalnızsın

Yalnız

Yalnızız

Yalnızsınız

Yalnızlar..

Gözlerimden okunuyor muydu acaba yokluk? Herkesin birşeyi olduğu bir cafe/bar da, 4 kişilik bir masada tek başınaysan ve içiyorsan, dibinde ki son yumudu bırakıp kalkıyorsan masadan.. Kimse; "nimet o nimet bırakılmaz" diye takılmıyorsa, samimiyetin son raddesinde.. Ya da kültablasına dönmüş ağzından çıkan dumanın kalbinden geldiğini anlamıyorsa kimse.. Hesabı yalnız ödüyorsan.. Herkes yalnızlığını yüzüne vuruyorsa adeta..Telefonunun şarjı bittiği için kimseyi arayamıyorsan.. Ve hala nefes alabiliyorsan.. Ya da aldığına inanıyorsan..

Aklına;girdiğin an havası ile ruh haline tatlı esintiler yollayan o dükkan geliyorsa..Yalnızlığını sana unutturabiliyor ise o ufak tefek kadın..! O ufak tefek kadının; ufak tefek dükkanı, o dükkanda sattığı ufak tefek kağıtları, sana söylemeden poşetine doldurduğu minik armağanları..Gülümsetebiliyorsa hala.. Etkisi geçmemişse kazandığın küçük hediyenin.. Eve gitmeden deniz kenarında bir sosisli yemeyi hak etmişsin demektir..

Bak artık yalnız değilsin.. Sosislini paylaşabileceğin martılar var.. Eğer paylaşmak istersen..! :)

11 Şubat 2010 Perşembe

..Şiir-miş..

Gittiğini biliyorum!

Bu şehirde değilsin..

Olsan hissederdim!

Ölmedin de ama..

Deniz aşırı bir yerlerde olmalısın..

Yağmur yağıyor sana!..

Benim iklimim de yaz şimdi..

Biliyorum sende hissediyorsun beni..

Aynı anda uzanıyoruz kadehlerimize..

Ve aynı şarkı çalıyor kulaklarımıza..

Aynı melodiyi ıslıklaştırmaya çalışıyoruz..

Sen çalıyorsun..!

Benden rüzgar (!) sesi çıkıyor..

Benim oturduğum yer kalabalık..

Sen yalnızsın..

Dalgalar vuruyor yokluğumu ayaklarına..

Bende rüzgarlar esiyor..

Unutmadın sende biliyorum..

Benim gibi..

Sokaklarda beni arıyorsun!

Çaresizliğini demliyorsun simidin yanına..

Ben sensizliği okuyorum denize karşı..

O, sen değilsin..

Boşuna koşuyorum..!

Başka bir iklime aitsin artık..

Ama yaşıyorsun, biliyorum..

İkimizde nefes alabiliyoruz hala..

Benim ki biraz acı..

Senin ki mayhoş..

Yokluğum sana dağınık saçlarımı hatırlatıyor..

Beni bu kadar net hatırlaığın için şaşırıyorsun..

Kızıyorsun kendine..

Ben kızmıyorum..

Yokluğun sesin kadar soğuk..

Onunla çıkıyoruz gece yürüyüşlerine..

Ve seni anlatıyoruz birbirimize..

O da bende seni çok özledik..

Senin gibi..

10 Şubat 2010 Çarşamba

Voltajı yüksek saçmalıklar...!

Bir insan aynı filmi neden defalarca izler? Bu filmin sonunu ezbere biliyorsun.. Bu kadar çok izlemenin sebebi ne? Sonu değişmeyecek. Ağlama..! Onlar oyuncu.. O hayatlar gerçek değil.. Üzgünüm fazla realistim galiba.. Biliyorum bana kızıyorsun ama bunlar gerçek.. Tamam ağla.. Seninle de film izlenmiyor...!

Hayır, şimdi ne oldu anlamıyorum..! Neden kapattın filmi? Bu sahneyi hep başa alıp bir daha izlerdin..! Sonra da bana sarılırdın.. Benim sıram geliyordu.. Nereye gidiyorsun..? Hayal.....!

Uykun mu var..! Başın mı ağrıyor yine.. Sana söylüyorum işte sürekli saçların ıslak dışarı çıkıyorsun..! Tam kurutmuyorsun biliyorum ben.. İlaçlarını içmedin dimi sen yine..?

Yumurtanın beyazı daha yararlı vücuda neden yemiyorsun anlamıyorum..? Hadi, hatırım için bir lokma ye..

Kimbilir ne dokundu gene..? Bak yediğin herşeyi çıkarttın.. Sende haklısın kötü şey;iyi insanın içinde kalmaz derler.. Annemler söylerdi bunu.. Ne komik dimi..:)

Sen uyuyamıyor musun ? Yorgun bir halin var.. Göz altların morarmış.. Kendine bakmıyorsun hiç..!

Sigarayı bırakman gerektiğini daha ne kadar söyleyeceğim..?

Hamilemisin?

Ben bir doktor tanıyorum.. Bundan kurtulabiliriz.. Kimse duymaz korkma.. Ben senin yanındayım..

Bu çocuğun benden olduğuna emin misin? Tamam tamam, şaka yaptım sadece ...

Kendine geldin sonunda.. O sevdiğin filmi aldım.. İzleriz diye..

Doktor seninle birşey konuşacakmış canım..

Tehlikeli bir operasyon oldu.. Aşırı kan kaybediyordunuz.. Rahminizi almak zorunda kaldık.. Üzgünüm.. Erkek arkadaşınız onay verdi..Geçmiş olsun..

Canım düşeceksin ne işin var camda..

Sevgilim..

Hayal saçmalama..

Aşk...............mmm...



Defibrilatörü getirin.. Çabuk...

1 2 3 çekilin....

tekrar deneyeceğiz..

1 2 3 çekilin...

bir daha....

1 2 3 çekilin....

Kurtarın onu doktor bey.. Lütfen.. Yalvarıyorum size.. O benim herşeyim..

Maalesef beyefendi hastayı kaybettik..!

.............................................................................................................................................



_Ohhh beee sonunda sustu.. Hayatımda bu kadar çok konuşan bir adam görmemiştim.. Bebeğim sende mi buradasın.. Hadi gel sana bir baba bulalım.....!

kıskançlık dolu bir parodi, ölüm..!

Kapının arkasında daha ne kadar durabilirim..! Daha ne kadar dayanabilirim bu işkeceye..! Nefes alışlarını duyuyorum.. Ve oluk oluk kanıyorum..! Sözcüklerim yetmiyor yardım dilenmeye..! O filmi hatırlıyor musun..? 'bilek kesenler'.. Hani intihar edenlerin arafta sıkışan ruhlarını anlatıyordu.. Gülümseyemiyordu hiçbiri..! Şimdi bende oraya mı gideceğim..? Bir daha gülümseyemeyecek miyim ? Ben severdim gülümsemeyi bilirsin..! 'Yüzümde kocaman bir yarım ay'..! Artık olmayacak mı? Artık her doğan güneşe gülümseyemeyecek miyim? Ya da doğan güneşi görebilecek miyim?

Ben hayattan çok şey (!) bekleyen, basit bir insandım.. Herkes kadar insan ,Herkes kadar karanlıktım.. Sürünün parçası(!).. Sessizliği ilk bozan... Konuşacak çok şeyi olan.. İnsanları güldüren.. Onlara umut veren.. Hatta bir ikisinin yaşama tutunma sebebi.. Ben! Tutunamıyorum şimdi yaşama..

İçimden birşeyler çekiliyor.. RUHUMU ayağından yakaladım ama parmaklarım çözülmek üzere..

Çalma kapıyı artık..! Bu dünyada değiliz, ruhum ve ben.. Lütfen sinyal sesinden sonra bir mucize dileyiniz...!

Git burdan be adam..! Kan göllerimde tek başıma boğulasım var.. Git! Bu defa sadece kendimi güldürmek istiyorum.. Ölüm ;komik çünkü..! Kıskançlık dolu bir parodi.. Saçma..!

Yarın sabah uyanmayacağım evet.. Umurumda mı..? Yıldızları görmek zorunda değilim bir daha.. Ve denizin kokusu umurumda değil..

Bak gidiyor ruhum... Bitti artık... Bütün kavgalar..

Ruhum ile göz göze geldik en son.. Bir merdivenden yukarı çıkıyordu.. O sıra inatçı adam kapıyı açtı.. Beni gördü.. Bileklerime sıkıca bastırıyordu.. Ruhum; ağır ağır çıkıyordu merdivenlerden.. Daha çabuk çık diyordum içimde bir yerlerde.. Seni bu vücuda bir defa daha hapsedecekler..

Adam ağlıyordu..! Cinsiyeti yüzünden bu adlandırmaya maruz kalmış bir bedendi o..! Adam değildi aslında ya, neyse bir önemi yoktu artık.. İşte son basamak..! Başardın..!

Gittiğim yerde en çok sade kahvemi ve sigaramı özleyeceğim..!

.....................................................................................

Şey pardon..! Burası neresi..?

Araf....

Tamam doğru yerdeyim o zaman..

Ben sigara ve kahve bulabileceğim bir yer var mı acaba.... diye merak ediyordum..!

Hemen şu köşede starbucks olacak..

Vay be burada da mı..? Neyse Teşekkür ederim..

.....................................................................................

.... Sade bir kahve lütfen....

hatır-la-ma-k..!

O sokaktan geçmeyeceğim bir daha.. Tek bir yol yok ya o bakkala giden..? Seni görmek canımı acıtıyor diye değil yanlış anlama.. Seni unutalı çok oldu. Yaklaşık 29 gün ve 2 saat ve belki 23 dakika.. emin değilim.. Saymadım çünkü.. O gece ağladığım mendili hatırlıyorum sadece.. Ve bana kağıttan yaptığın gülü.. Bir de birbirimize aşık olduğumuz şarkıyı.. Başka birşey yok aklımda zaten çok geçti üzerinden..

Hatırlamak saçma..

Hatırlamak yersiz

Hatırlamak utanç verici

Hatırlamak....

Ama ben hatırlamıyorum merak etme sen.. Bu dinlediğim o şarkı değil.. Gözyaşlarımı sildiğim mendil o geceden kalmadı.. Baktığım o gülü de ben yaptım. Anılar yok.. Yok işte.. Kalmadı..

O sokaktan geçmek zorunda değilim ya.. Hem orası çok karanlık.. O gecede karanlıktı.. Aldırmamıştın yalnız gidişime.. Daha önce de karanlık sokaklardan geçip bir sevgiyi bitirmiştim ama onlar beni aydınlığa bırakmışlardı.. İlk değildi yine de karanlıklarda kayboluşum.. Sessizdi gece.. önümden geçen kediden korkmuştum.. Mendilimi elimde sımsıkı tutuyordum.. Hazırlamıştım evden çıkarken.. Gözyaşlarımı ona damlatıyordum.. Damıtıyordu acılarımı.. Gölgeler birbirine karışıyordu.. Bilirdin! Korkardım karanlıktan.. Hemde çok! Beni koruyacağına söz vermiştin.. Korumadın!

O sokaktan geçmeyeceğim bir daha.. O sokak sen kokuyor ve biraz da ben.. O oyukta bir kedi yaşıyor ve gece yarısı ıssız oluyor kaldırımları.. Sokak lambaları yanmıyor bazen.. ve dar sokakları başka karanlıklara akıyor..

Başka bir bakkal bulmalıyım ben..

Varlığımda intihar sökükleri var...!

Durdum.. Öylece durdum,kıpırdamadan.. İnsanlar bana çarpıp geçtiler.. Önemsemeden.. Işıklar gölgemi aydınlatamayacak kadar sönüktü.. Bütün insanlık çiğneyip geçti beni.. Sana bakıyordum.. Orada bir zamanlar oturmuş olduğunun bilincinde.. Bilincimi kaybetmiş bir şekilde.. Varlığımı inkar edercesine.. Bir teras katının yüksek pencerelerine bakıyordum, yerin bin kat dibinden.. Kulağımda bir melodi 'o an ' için yazılmış.. Oraya gelmeli ama; merdivenlerden çıkamamalı,insanların bana çarpıp geçmesine izin vermeli ve gölgemi kaybetmeliymişim!!!

Varlığımda intihar sökükleri var.. Delik deşiğim..kelimelerim yurdunu kaybetti.. Benim gibi.. Seni sevmekten vazgeçebileceğim bir iklime ait olacak gözyaşlarım bir gün.. Ve bir gün gölgem belirecek peşim sıra.. Bana dönecek 'gölgem' ve onunla birlikte gölge oyunları oynayacağız tekrar..!

5 Şubat 2010 Cuma

Yaşasın! İnekler süt tozu imalatına başlamış..

Komiktir değişimlere kapalıyız derken alışkanlıklarımız an be an değişiyor..Eskiden türk kahvesi içerdik.. Nescafe girdi hayatımıza.. Önce kocaman kavanozlarında.. Yadırgandı..Merak edildi.. Denendi.. Beğenildi.. Ardından sütle içilmeye başlandı..Tadı yumuşatılsın diye..Sonra küçük poşetlere girdi kahveler.. Fındıklısı,çikolatalısı,kremalısı,ikisi bir aradası,üçü bir aradası.. yetmedi sonra küçük poşetçiklerde süt tozu satılmaya başlandı..

Bugün büyük bir alışveriş merkezine(!) düştü yolum.Kuzenimle beraber.. Birer kahve içimizi ısıtabilirdi her daim.. Ve içimizi ısıtabilen belki de tek şeydi,kahve.. Ben sade severdim kahveyi.. Tadına varabilmek amacında.. O sütlü severdi..Bir sade bir sütlü kahve alabilir miyiz dedi alışkanlığına yenilerek.. Fast food çılgınlığının yıprattığı alışkanlıkları unutarak!..

Kasada ki genç,toy ve oldukça ukala çocuk; süt tozu veriyoruz yanında zaten, dedi..

Şaşırdık! utanarak aldı tepsiyi,kuzenim.. O, bulunması zor boş masaları ararken gözlerimiz ,bu sözler geldi aklıma.. Bunu yazmalıyım dedim.. Eskiden ineklerin sütünü kaynatıp içerdik..Artık teknoloji o kadar ilerledi ki inekler süt tozu imalatında.. Genleri değiştirilmiş geleneklerin.. Ve ineklerin.. Süt yine süt olsaydı ve sütün tozu yapılmasaydı.. Poşetlere girmeseydi alışkanlıklar.. Ben bu satırları yazmasaydım.. O çocuk alaycı bir tavırla konuşmasaydı.. senin gözlerin ekrana bakmaktan yorulmayacaktı.. satır aralarına sıkışmış ahh! lar olmayacaktı.. neyse müjdemi isterim süt tozu diye bir şey var!.. inekler artık süt tozu imalatı yapıyor!..

Hoşça-kal..!

Senden! Verdiklerinden,verdiklerimden,sahip olduklarımdan ve olamadıklarımdan vazgeçiyorum.. Kokun bende saklı.. Üzgünüm onu da unutacağım..Ve tadını dudaklarının.. Ve sesini.. Ve gözlerini..Ve ellerini..Ve saçlarını ve sakallarını.. O çok sevdiğim gri tişortunu ve deri ceketini.. Ve salınarak yürümeni..Ve hissettirdiklerini..Ve hissedemediklerini..Hayallerini..Hayal kurarken yüzünün aldığı şekli..Ve benim hayallerime ortak oluşlarını..Ve benim olmaya çalışmamanı.. Yalanlarını ve doğru sandıklarımı..Varlığını ve artık yokoluşunu unutacağım..

Sırayla olacak hepsi.. Ayrılık sözlerini daha en başında hazırlamıştım ben.. Elini ilk tuttuğumda.. Gözlerine bakarken ki suskunluğumun sebebiydi ayrılık esintilerim.. Saçlarını dağıtıyordu rüzgarlarım; farketmeyesin diye düzeltiyordum,okşar gibi.. Üşütüyordu seni , o yüzden sarılıyordum sıkı sıkı.. Sürekli sana gitme diyordum.. Ben gidecektim çünkü..

Sen sustun..

Ben sustum..

Kal demedin..

Gitmeyi seçtim..

Kelimeler sustu ardımdan..

Ve rüzgarım saçlarını dağıttı,düzeltmedim..

4 Şubat 2010 Perşembe

Bir Dileğim Var...!

Bir dileğim var tam 9 yıldır.. Ben çocukken henüz bir köyümüz varken ve ben her yaz oraya gitmeye mahkumken.. Anannem bana her 7 parlak yıldız gördüğünde onları say, ve bir dilek tut derdi.. Tuttuğun dilek gerçek olacak derdi.. İnandım.. İnanmaya mecburdum.. Çocuktum..Bir sürü dileğim vardı.. Gördüğüm her 7 parlak yıldızda dilek dilemeye başladım.. Yıllar geçtikçe dileklerim yıldızlar ile beraber azaldı.. Ben büyüdüm.. Yıldızlar uzaklaştı.. Binalar büyüdü. Köyümüze gitmez olduk..Ananemi daha az görür oldum.. İnançlarımı kaybettim.. Sigaraya başladım.. Her yeni paketin ilk sigarasını ters çevirmeye başladım. Dilek sigaralarım oldu. En son onu içtim.. Gerçek olacağına inanarak.. Mum diktim. Çaput bağladım yalnız ve kuru ağaçlara.. dualar ettim. Tek bir dilek için.. Bir tek dileğim kalmıştı geriye onca yıldan sonra.. Tek bir dilek hakkım.. Hiçbir dileği kabul olmamış, Tanrı'ya ulaşmadan meleklerin gölgesinde kaybolmuş tek bir dilek.. Herkesin merak ettiği ama duymaktan korktuğu bu yüzden hiç ısrar etmediği kendi anlamını yitirmeye başlamış bir dilek.. Bir dileğim var tam 9 yıldır... Saydığım her 7 yıldızdan sonra gözlerimi kapatıp dilediğim.. Bir dileğim var; aldığım her paket sigaranın ilk sigarasını ters çevirerek dilediğim.. Bir dileğim var; her gece olması için dua ettiğim.. Bir dileğim var kabul olmayan.. Benim dileğimi tanrı'ya ulaştırabilir misin?