Ben hayal dünyamın günlüğünü tutuyorum sadece...

25 Mart 2011 Cuma

Siktir Git Be Adam!

Milyarlarca kez dinleyebilirdim senin sesinden,
Hiçbir zaman tamamını ezberleyemeyeceğim o şarkıyı..
Sadece dudaklarımı kıpırdatarak eşlik edebilirdim..
Söylemeden, utanarak..
Her seferinde ilk kez duymuşum gibi heyecanlanarak..
Anılarına siktiri çekmeme az kaldı, adam..
Çok az kaldı senin adına yazmayı bırakmaya..

Ve inan hiç acımayacak bu kez ruhum..
Sadece ara sıra dalga sesleri gibi bir şarkı mırıldanacak sahilinde bedenimin..
Belki bir iki damla gözyaşı..
Hepsi bu..

Sonra bulutsuz az mavi bir gökyüzü gibi kalacak anın..
Her anı ayrı ayrı unutunca..

hiç

Tütünün kibritin alevi ile yanışında çıkardığı o iç acıtan çıtırtıyı bugün içimde bir yerlerde duyumsadım..
Galiba unutmamışım..
Keşke sigarayı bıraksaydım..

*Dopamin

Şuan ki halimin fotoğrafını çekebilmek isterdim..
Çarşafım, yastığım, yorganım kadar mor olan pijamamla oturmuş gecenin yarısında starsailor dinleyip gülümsüyorum..
Gözünüzde canlandı mı?
Belki biraz eksikler vardır.
Dizlerim karnıma yakın, ortada bilgisayar..
Ayaklarım birbirine bakıyor.
Tv açık ama ne oynuyor bilmiyorum.
Solo atıyor gitarist, birkez daha gülümsüyorum..
Gökyüzü az da olsa görünüyor alabildiğine mor..
Mor beni gülümsetiyor.
Tv reklamlara giriyor.
Bacağım uyuştuğu için bağdaş kuruyorum..
Şarkı bitiyor.
Ben yine gülümsüyorum..



* Dopamin; müzik dinlerken artan hormon..

48

Delilik bu..
Deliliğin raporlanmamış hali..
Kulağımda sürekli çınlayan tuş sesleri..
Bir daktilonun mürekkebini beyaz kağıda bulayışını duyuyorum..
Parmak uçlarım acıyor ama yazmıyorum.
Sadece duyumsuyorum..
İçimde..
Korkuyorum çok..
Ölmekten değil.. Veya yaşamaktan!
Korktuğum o gün gelince; yani ölünce bana dünyada ne yaptın diyecekler..
Yazdım diyeceğim..
Gülecekler diye korkuyorum..
Bir filazof kadar yalnızdır, yazarlar..
Onların cevabı düşündüm olacak benimse yazdım..
Kim okudu, kim anladı?
Sen yazdın diye ne değişti?
Cevabım yok..
Sadece milyarlarca kilometre ötede ki ruhdaşımla aynı anda parmaklarımın değdiğini hissetmek klavyeye..
Ve onunla aynı anda gecenin sessizliğini yırtan basit cümleler kurma hevesiydi yaşamım..
Hepsi bu kadar..
Ben galiba amaca uygun yaşayamadım!!!

16 Mart 2011 Çarşamba

Dünyayı kurtaramadım..

Neyin kavgasını veriyorum içimde hala bilmiyorum
Kabullenmek ne büyük erdemmiş oysa!
Bir öğrenebilsem..
Neyi bekliyorum bilmiyorum..
Aslında kendime bunu kabul ettiremiyorum..
Birinin çıkıp omuzlarımdan tutup delice sarsarak bana ; Dünyayı kurtaramazsın(!) demesi gerek!
Dünyayı kurtaramazsın..
Tüm insanları kurtaramazsın..
Onların kalplerini iyileştiremezsin..
Onları kazandıramazsın dünyaya..
Sen basit bir insansın..
Ben basit bir insanım..
Dünyada basit bir yer kaplayan ve sözcükleri bir gün bir avuç toprak altında çürüyecek!
Bu kavganın bitmesi gerek!
En zoru bir insanın kendisi ile yaptığı kavgaymış meğer..
Vazgeçemiyorsun kendinden..
Kaçmaya çalıştıkça ruhun, organlarına çarpıp kalbini acıtıyor!,
Saklanamıyorsun, eliyle koymuş gibi buluyor seni..
Kulaklarını tıkayamıyorsun..
Duyumsuyorsun onu!
Bedenimden kurtaramayacağım ruhumu ve hiçbir insanı iyileştiremeyeceğim..
Ve galiba dünyayı kurtaramayacağım ..!
Üzgünüm…

14 Mart 2011 Pazartesi

Parmak izim!



Parmak izimin kayboluş hikayesiydi bu..
Ojemi silerken bir gün parmak izlerimin de çıktığını gördüm bol asetonlu pamuğa..
Bu yüzdendir değdiğim, dokunduğum hiçbir hayatta iz bırakamayışım..
Ve bu yüzdendir, sana kendimi hatırlatamayışım..
Bir zamanlar senindim diyemeyişim..
Ve senin bir zamanlar benim olduğunu hatırlamayışın..
Sözlerininin yokluğunda kelimelerimin defalarca intihar edişi de bu yüzdendir..
Öykülerimin kendini banyoda asışının sebebi de..
En sevdiğim filmlerin mutlu sonla bitmeyişinin..
Ruhumun renk değiştirişini çaresizlikle izlemek zorunda oluşumun da..
Tek sebep iz bırakamayışım..
Senin bana çarpıp gidişin..
Benim kendi yazdığım öyküleri okurken ağlayışım ve her doğum günüm de kendime çaresizce hediye alışım..
Bir sonra ki doğum günüm de kendime bir parmak izi alacağım söz!
Ve bu yüzden intihar etmeyecek artık öykülerim..
Ve ruhum dönmeyecek griye..

7 Mart 2011 Pazartesi

Yuvarlak olan her şeye duyulan nefret!



Ben hangi yolda yürüdüğünü unutan saf aşık..
Senin hangi elinde takılı yüzük diye bakan gizli gizli..
Sen ki yüzüğü kalbine takılı adam..
Nasıl da anlamaz bunu kalbim..
Yüzüğün hangi ele takılı olduğunun ne önemi var?
Ah bir bilsem!
Bir anlasam!
Demir bir halkanın ne denli ayırıcı olduğunu..
Mavi gibi..
Ayırıcı..
Belki ufuk çizgisi gibi..
Tüm kırmızılığım ile gidiyorum şimdi
Senin olmadığın, benim kırmızı olmadığım bir iklime..
Grinin olmadığı bir yere..
Her şeyin köşeli olduğu bir iklime..
Üçgenlere, beşgenlere, dikdörtgenlere gidiyorum…
Kesinlikle halka olmayacak.. Daire de..
Dünya üçgen olacak mesela..
Ve simit dikdörtgen..
Adalar beşgen..
Ama daire olmayacak..
Her şeyin keskin köşeleri olmalı..
Ay ve tüm galaksi beni dinlemeli bu kez..
Köşelerini giyip çıkmalılar gökyüzüne…
Benim için…
Ben de belki unuturum hiç görmez isem..
Yuvarlağın anlamını..

Yuvarlak; bağlayıcılık demektir.
Yuvarlak bağlar..
Üçgen çözer...!

5 Mart 2011 Cumartesi

Alfabe



En çok neyi özlüyorsun deseler gözümü kaparım önce..
Derin bir nefes çekerim sigaramdan..
Uzun süre ciğerlerime ulaşabilmesini ve orada minik bir kara leke oluşturmasını beklerim..
Sonra kalan dumanın ağzımdan çıkmasını beklerim bir küfür gibi..
Sessiz..
Sakin..
Sonra gözlerimi aralarım..
Bir tek ben görürüm..
Onlar görmez..
Bir gece vaktidir..
Zifiridir kalbim;
Sen uyuyorsundur..
Benim elim saçlarını okşuyordur değmeden..
Korkuyorumdur..
Uyanırsın diye..
Kokunu arıyordur burnum..
Nefesin yalıyordur yüzümü..
Sen kıpırtısız bir deniz gibi uyuyorsundur..
Top patlasa uyanmayacak ama ellerimin sıcağı değdiği an gözlerin aralanacaktır!
Sana dokunmaktan korkarak, sana dokunmamak için kendimi tutarak, uyuduğum gecelerden biridir.
Dünyanın en kıymetli varlığına bakıyormuş gibi mucizevi bir inançla doludur gözlerim..
Bilmediğim bir dilin ekseninde mırıldanırken dilim,
Sözler gelir aklıma,
Sana hep uyurken söylediğim,
Senin duymadığın,
Benim bilmediğim;
Seni bu kadar çok sevmedim..
Sadece sana dokunamadığım geceleri sevdim..
Onlar görmez..
Ben hergün yeniden yaşarım..
Ve bu yüzden elim hangi harfe değse;
Adını mırıldanırım..
Tüm harfler adını oluşturur,benim alfabemde..
Ölü bir dildir lehçem..

4 Mart 2011 Cuma

Taş plak..




Her öykünün bir şarkısı olmalı..
Her aşkın..
Her yalnızlığın..
Her varlığın..
Bu yüzdendir ne olacağıma karar verememem..
Şarkımı olmalıyım öykümü bilemedim..
Bu yüzden hiçbirşey olmayı seçtim..
Bir fincan kahvenin yanında iyi sarılmış bir tütün oldum bazen..
Bazen de yazarken ağzımın kenarında unuttuğum sigaranın dumanı oldum..
Bazen sen oldum ama hiç ben olamadım..
Ben kimdim?
Neydim?
Ne işe yarardım bilemedim..
Taştan bir plaktın oysa sen!
Cızırtılı ama net..
Saf, temiz..
Ben bazen gramafon oldum..
Seni duydu kulaklarım..
Bazen gece oldum sesini sakladım derinimde..
Şimdi rüzgar oldum..
Esiyorum çevrende..
Tenine değip, dağılıyorum..
Ağzından doluyorum ciğerlerine..
Sonra bırakınca nefesini, hiç oluyorum..
Ben bazen sen oluyorum!
Sen üşüdüğünde!..