Ben hayal dünyamın günlüğünü tutuyorum sadece...

29 Eylül 2011 Perşembe

Üzgünüm..

Kendimden nefret etmemi sağlayacak kadar çok masum insan var etrafımda..
Bu suçluluk duygusu beni öldürecek..
Bir anlasalar benim kendime bile hayrımın olmadığını..
Gelmeyecekler ardımdan..
Üzülmeyecekler..

Ben; kendisi ile yaptığı savaşı 4 yıl önce kaybeden kadın!
Geleceğinin ne olacağını bildiği için 9 yaşından beri öyküler yazan,
Göz rengi hava durumuna göre değişen,
Yaşamadığı acıları yazan,
İnsanları bunları inandıran..

Merhaba
Ben Özlem.
Bana güvenmeyin.
Sizi hayatımın merkezine koyar sonra adınızı unuturum..
Üzgünüm..

17 Eylül 2011 Cumartesi

Yok..

Nefes aldığını duydum..
Yaşıyorsun hala..
Ne büyük lütuf bu!
Ben pijamalarımı yatağım örtülerine uydurmakla meşgulüm..
Geçen gece annemin çiçeği ile konuşurken buldum kendimi..
Bilirsin sevmem ben çiçekleri..
Ziraat okudum ya değiştiremedi beni..
Ama ben değiştim yine de..
Artık kırmızı değil ojelerim..
İnsanlar yüzümü seçemesin diye sıradan olmaya çalışıyorum..
O çok sevdiğim çiçekli şortum yok artık.
Kaybettim..
Çok ağladım arkasından..
Bir daha onu bulamayacağımı bildiğimden..
Tüm dolapları karıştırdım.. Yok..
Ne kirli sepetinde, ne ütülenecek yığınların altında..
Didik didik aradım evi..
Yok işte..
Yok
Senin gibi.. Ne masanın altında..
Ne dolabın içinde..
Ne koltuğun arkasında..
Ne kirli sepetinde..
Çok aradım seni de..
İçimde ki varoluş çabası seninle kayboldu..
Doğru söyle, neleri aldın giderken..
Mektup yazacak vaktin yoktu anladım..
Nereye yetişiyordun böyle alelacele..
Hoşça kal da neyin nesi?
Niye kalıyorum.. Anlamadım ki..
Ve niye hoşça kalmamı istiyorsun?
Dön demeye gücüm yok..
Bilirsin katıyımdır oldukça..
Benden beklenmeyecek kadar..
Bu yüzden sana gel demeyeceğim..
Ama sen uğra en azından..
Kızmalarıma aldırma..
Kaşlarımın çatıklığına..
Bir kahve yapalım beraber..
Bir sigara yakalım..
Bir öykü anlatayım sana..
Sonra yine git..
Sadece tek bir anı daha bırak yeter..
Sandığımda hala yer varken..

Bir kez daha bak bana.. Son kez.. Sonra git..

10 Eylül 2011 Cumartesi

Ölümlüydü tüm aşklar..

Göremedim..
Gören gözlerden değilmiş benim ki
Ben baktım sana..
Seni gördüğümü sandım.
Arkanda ne var diye düşünmedim.
Çünkü Türk filmlerinde olurdu öyle şeyler.
Nikah masasında siz kardeşsiniz derlerdi.
Veya esas kızın babası para teklif ederdi.
Benim babamın parası bizi yaşatıcak kadardı.
Kimseyi satın alamazdı.
Kardeşte değildik.
Minik bir sorun vardı ama.
Boyu küçük minicik..
Yuvarlak..
Sağ elde ismini verdiği bir parmağa sahip..
Bir yuvarlak sadece..
Matematikte bir sembol.
Köşesiz..
Yumuşak bir yuvarlak..
Bir yüzük..
Senin parmağında..
Benim kalbime kelepçe..
Bir yuvarlak teninle tenim arasında bir duvar..
Bir çağlayan ırmak..
Altı üstü bir yuvarlak..
Yuvarlağın ardında görünmez bir kadın sureti..
Kadının üzerinde bir önlük, mutfakta..
Akşam yemeği yetiştirme derdinde..
Kadının aklında adam..
Kiminle diye..
Bir yuvarlak..
Kadının saydam göz tanecekleri..
Bir yuvarlak..
Altı üstü yuvarlak..
Ölümlü bir aşka yazılmış ölümsüz bir masal..
Yüzük..
Altından..
Ucuz ama değerli..
Kadının parmağında ince ve zarif adamın elinde eğreti..
Bir yüzük..
Kadının beyaz tenine uyumlu..
En sevdiği aksesuarı..
Adamın prangaları..
Aldatmak..
Yuvarlak bir söz..
Yüzük kadar yuvarlak..
Çirkin..
Yasak..
Gitmek..
Yuvarlak..
En az yüzük kadar.
Kadının adının ilk harfi yuvarlak..
Kadın adından utanarak gitmekte..
Utanç..
Yüzük kadar yuvarlak..
Sert..
Acı verici..
Çirkin..
Kimsesiz..

2 Eylül 2011 Cuma

Nefes






Nefes alışların hızlanmıştı.
Parmaklarının ucunda atıyordu kalbin.
Parmakların beni keşfediyordu.
Dudaklarıma uzandın.
Aniden kalp atışlarının durduğunu hissettim.
Uzun süre suyun altında nefessiz kalmışsın gibi aniden derin bir soluk aldın.
Dudağın hala dudaklarımın arasındaydı.
Ruhumu çekiyordun içine..
Şikayetçi değildim.
Bu bedende rahat edemiyordum zaten artık.
Ruhumun dudaklarının arasında ki yolcuğuluğunun bitişine değin sessizce bekledim.
Soluk borundan aşağı süzülürken kalbini gördüm.
Ne muhteşemdi.
Yolculuğum bir boşlukta sona erdi.
Güzel bir ezgi yayılıyordu damarlarından.
Ruhum boşlukta yüzüyordu sırt üstü.
Gözlerimi araladım.
Aldığın soluktan memnun gülümsüyordun.
Sağ dudağın hafifçe yukarı kıvrılmıştı.
O an ve ondan sonra ki heran korktum aldığın nefesi vermenden.
Bu yüzden ayıramadım dudaklarımı dudaklarından.
Yabancıya gitmesin diye ruhum..

1 Eylül 2011 Perşembe

Hiçliğin içinde..


Yanyana yürümeyelim diyeydi herşey.
Çünkü yanyana olursak dengeler bozulacaktı.
Tanrı kızacaktı yine yukarılarda biryerlerden.
Kızacaktı herkes.
Mutluluğun resmi çizilmişti çünkü çoktan.
Aşkın tarifi yapılmıştı.
Son tabu yıkılmak üzereydi..
Başarabilseydik eğer dünyaya barış gelecekti..
Barış gelecekti kalbime..
Kimseler bilmedi nasıl sevdik..
Dinlemedi kimsecikler..
Yetim kalmanın ne olduğunu öğrettiler..
Seni alarak benden..
Oysa ana gibiydin, baba gibiydin..
Ekmek gibiydin..
Su gibiydin..
Toprak gibiydin..
Toprak olup gittin..
Kelime oyunlarını bıraktın bana sadece.
Bu eller benim değil..
Bu parmaklar..
Bu sözler..
Sen yazıyorsun biliyorum.
Kandırma kendini..
Beni..

Biz kimiz sevgili demiştin ya günün birinde..
Biz seninle hiç'iz..
Hiçliğin içinde..