Ben hayal dünyamın günlüğünü tutuyorum sadece...

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Bir çöp kutusundan anektodlar..







Sana dokunuyordum o zamanlar. Kokun çok tanıdıktı. Yüzümü örseleyen sakalların vardı. Öpmekten korktuğum sakalların. Güçlü kolların vardı. Beni saran. Sardığı zamanlarda bırakmayan. Uyurken boğulmaktan korkardım.

Sabaha kadar elimi bırakmadığın o günü hatırlıyorum. O ilk gecemizi. Ürkek ve şaşkındık. Bir gün önce arkadaşken bir gün sonra sevgili olmuştuk. Beraber uyuyacaktık. Kapasitesinden fazla insan dolu bir evde. Ben yavaşça yanına geldim, uzanıyordun. Kolunu başımın altından geçirdin. Elimi tuttun ve hayatında ilk defa birine sarılıyormuşçasına bana sarıldın. Ben ilk defa birine sarılıyordum, korktum. Uyuyamıyordum. Titriyordum yaprak gibi. Kalbimin atışını duyuyordum büyük bir gürültüyle, bu beni daha çok utandırıyordu. Elimi daha sıkı tuttun. Uyuyordun. Ama bırakmıyordun da elimi. Her daim zamansız öten horozlardan biri musallat olmuştu o keskin sessizliğe. Seni dürtüyordum her ötüşünde. Bir şeylerin yanlış olduğunu gösterir gibi ötüyordu. Orada olmamalısın diyordu bana, kalk giyin ve git. Giyin ve seni sevmeyecek o adamın yanından git. Defol diyordu. Anlamıyordum. Sen her dürtmemle birlikte uyanıyor ve bana gülümsüyordun. Uyu artık diyordun. Uyuyamıyordum.

Seni ilk gördüğüm gün geliyordu aklıma. Okulun bahçesinde deri ceketin üzerinde gözlerini kısmış ışığa bakmaya çalışıyordun. Ben de gözlerimi kısmış ışığına bakıyordum. Başımı büyünden koparıp çevirdiğim an bana günler gibi gelen o mucizevî yolculuğun sadece bir dakika sürdüğünü anlamıştım. Oradaydın hala ben arkamı dönüp gidiyordum ama. Sonra… Sonrası tam bir muamma… Her şeyin ve herkesin yer değiştirdiği bir öykü de yarı esas kız yarı çöp kutusunu oynadığım rolden ibaretti… Sen gittikçe küçülüyordun o devasa gövdene rağmen. Ben ise bir çöplüğe dönüşüyordum. Başka birini seviyordun içten içe. Sevişirken bile onu düşünüyor, beni çıplak bir halde dağınık ter kokulu yatağında bırakıp onun telefonunu açabiliyordun. Ben, sen yanıma dönene kadar çöp kutusunu sen döndükten sonra ise esas kızı oynuyordum. Şimdi bu sözleri bir çöp kutusu söylüyor. Esas kız seni terk ettiği gün başka bir öyküde mezar taşını oynamaya gitti… Ben ise yeni bir öykü de paspası oynamaya karar verdim. İyice üstüme basılıp çiğnenmedikçe ben adam olmam çünkü.



[ O geldi der kız en yakın arkadaşına. Vize sınavına girecektir. (Elbise giymiştir ilk kez. Kırmızı pabuçları vardır ayağında. Böyle güzel olmuştur.) Çocuk yakışıklıdır. Güzel bir gömlek giymiştir deri ceketinin altına.(siyah üzerine ince gri çizgili). Kot pantolonu her zamankinden çok yakışmıştır ona. Saçlarını hafif ıslak bırakmıştır. Gözleri uykudan yeni kalktım dercesine şiş ve kısıktır. Kız, arkadaşına fısıldarcasına şöyle der; (kendine ispat etmek için belki de) O benim şimdi, değil mi? Rüya gibi Allah’ım. O benim! O benim sevgilim! O benim! Ona koşmalı mıyım?

Ona doğru koşup sarılsam, sen benimsin dimi diye sorsam boynuna sarılıp, bana kızar mı sence?]





You used to captivate me by your resonating light
Now I'm bound by the life you left behind
Your face it haunts my once pleasant dreams
Your voice it chased away all the sanity in me
These wounds won't seem to heal
This pain is just too real


(Evanescence- My immortal)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder