Ben hayal dünyamın günlüğünü tutuyorum sadece...

10 Haziran 2017 Cumartesi

Martı









                Bugün benim martım,

                                        Başka birinin elinden simit yedi...





Ve bu dünyanın en acıklı benzetmesi olarak kalbime işledi...





14.12.2013

Özz

Limonlu Dondurmanın Hatrına,



       Ruhu birbirlerine benzeyen insanlar çok sık denk gelmezler birbirlerine, hayat onları bir şekilde ayrı tutar. Huzuru, mutluluğu birbirlerinde bulmasınlar diye... Doğanın, evrenin ya da adı her ne ise onun  çirkin bir oyunudur bu...
 

 Günün birinde biri ile tanışırsın, senin sol kolunda onun sağ kolunda acemice değmiş sigara yanığı buluşturur sizi. Denk gelirsiniz birbirinize.. Tamamlayacak gibi.. Aynı oluşunuzun tuhaf şaşırtmacasında döküverirsiniz sakladığınız herşeyi.. Sarılsanız sanki yüzyıllık yalnızlık son bulacak gibi... Kimse ile konuşmadıklarınızı, yıllarca sakladıklarınızı konuşursunuz bir çırpıda... Şarkıları, filmleri, evreni... Konuşmayı unuttuğunuz her şeyi... Aşk dışında herşeyi... Birbirinize umut beslersiniz. Aşk umuttan doğar. Bilir ve susarsınız. Limonlu dondurmayı ne çok sevdiğini anlatırsın sen. O ise DJ olmayan radyo kanallarını sevdiğini anlatır hevesle... Tüm çirkinlikleri kapanır dünyanın, güzel yanları kalır size... Bir fotoğrafın derin anlamında susarsınız... Kelimeler yetersiz gelir bazen. Sessizliklerin huzuru sarar sizi... 

İnanmak ister kalbiniz, tüm işaretleri görmezden gelmek. Mutlu olma ihtiyacı o kadar baskın bir duygudur ki, karşı koyamazsınız bazen... Bırakıverirsiniz kendinizi... Akışına nehrin.. Sessizce gidiverir günleriniz ellerinizin arasından...  Geriye bir şarkı kalır BELKİ...


Kalbinizi dolduran insanlar çıkar bazen karşınıza, gelişleri kadar mucizevi olmaz belki gidişleri... Ama izleri sevmeyi bilirsiniz siz. Yara izleri ile dolu kalpleri sevmeniz gibi...  


P.S: Annem, herkesi kendin gibi sanma der. Ne doğru, ne yerinde bir sözdür bu... Hatırlayın istedim...


Sevgiler,
 
Özz

3 Haziran 2017 Cumartesi

Ağlayamam...




Sirkeci'deydim... Merdivenlerden çıkıp beni hep beklediğin o banka bakakaldım. Kalabalıktık, ağlayamadım.. Kalabalıktı, sustum. Yanımda insanlar vardı, güçlü olmak zorundaydım... Banka baktım, sen oradaydın.. Ben oradaydım.. Senin, ben sevdiğim için giydiğin siyah tişortün oradaydı.. Benim, sen sevdiğin için giydiğim topuklu ayakkabılarım oradaydı.. Suskunluğumuz, senin toparlamaya çalışman, benim çaresizliğim... Oradaydık. Yemin ediyorum gördüm. Bir an! Kısacık bir an, gözümü kırpana dek... Bizi gördüm. Kırgınlığım nüksetti.. Ellerim acıdı, yemin ediyorum hissettim. Tutamadığın ellerim, acıdı canım ağlayamadım.. 

Sözleri yarım yamalak bazı şiirlerim geldi aklıma, tamamlayamadım. Sözlerini hatırlamadığım melodisi dilimin ucunda şarkılar anımsadım, söyleyemedim.. Ben hiç tamam olamadım! Senden sonra gittiğim hiçbir yere ait olamadım. Sığamadım, yetemediler, kaybettim.. Ve başaramadım doğrulmayı. Ben yeniden ben olamadım, bir daha...

Üzgünüm! Çok üzgünüm. Seni affedemediğim için. Yoluma devam edemediğim için! Sana dönemediğim için.. Ellerinden öpüp, ayaklarına kapanamadığım için. Üzgünüm. Benim lanetim ikimizinde devam etmesine engel, biliyorum. Ama devam edemem, istemiyorum. 

Affet beni... En azındandan yapabiliyorken sen yap. Keza benim ne seni ne kendimi affedecek gücüm yok. Affet! Belli ki ben başaramayacağım. Affet. Ve devam et hayata... İnan ki ah'ım yok. Ama Allah görüyor ya sevgilim, kırgınlığım tüm dünyaya yeter... Sen devam et  ve mutlu ol. Güzelliklerini al hayatın. Mevsimlerden baharı, şarkılardan umudu, renklerden maviyi al. Denizlerde senin olsun gökyüzü de.. Mutlu ol canşenliğim, yürek sızım. Tüm derdim ve tek ilacım. Benim bir daha sahip olamayacağım o mutluluğu al. Senin olsun. İnan ki hakkım helaldir sana. 

Sadece inceliğini kaybetme...

Görmeyeyim başkasının elinde, elini... Yüreğimin kaldıramayacağı dert verme bana. İzin ver köşesinde hayatın, sessizce dolmasını bekleyeyim zamanımın. Hüznü, karanlığı, umutsuzluğu alırım. Mevsimlerden kışı, ayazı hatta dilersen şehrin tüm arnavut kaldırımlarını da... Beraber yürüdüklerimize benzeyen...

Sadece inceliğini kaybetme ve görmeyeyim başkası ile... Korkarım. Kalabalık olur yanım, ağlayamam...


P.S: Bu yazı zamanın birinde çift kişilik koltukta tek başına yapılan yalnız bir yolculukta yazılmıştır, kaçmaya çalışıp kaçamayan tüm yaralı kadınlara adanmıştır...


Öz