Ben hayal dünyamın günlüğünü tutuyorum sadece...

19 Mart 2016 Cumartesi

Geciktim.. Üzgünüm... Mutlu yıllar




Her sene doğumgününde özene bezene yazdığım yazıları bu sene çöpe attım.Bekleneni geciktirmek benimkisi... Olacakları ertelemek... Unutmadım seni ama geçen yıllar çok rüzgar esmiş belli ki... Değişimişim bilmeden. Sabah içim acıyarak uyanmadım. Sadece uyanıp işe hazırlandım. Kahvaltımı yaptım, iş arkadaşlarımla şakalaştım, kahve içtim, çalıştım. Bol bol çalıştım. Ekranın sağ alt köşesinde ki takvime baka baka çalıştım.. İçim ezilir gibi olduğunda sigaraya kaçtım. Sonra yeniden takvime bakarak çalıştım. Elime geçen her evrağa yazmam gereken tarihi önce elim titreyerek sonra daha düzgün bir el yazısı ile yazdım. Tüm gün. Senin doğumgünü yazdım... 

En zoru ilk günlerdir, bilemedin ilk aylar, hadi ilk sene diyelim... Sonra her gün değil arada acır kalbin. Zamanla senede bir kaç gün... Çok sonra (şuan olduğu gibi) senede 2 gün acır... Doğumgünün ve gittiğin gün... İnsanların özel günleri, resmi ve dini bayramların dışında, yaraları ve sevinçleri ile belirlenir... Bunu seninle farkettim. Sen bir gün gitmeyi seçerek, boktan bir tarihi matem gününe çevirdin. Sırf o günü seçtiğin için, sırf bir kaç gün sonra değil o gün gittiğin için önemli oluverir tarih. İçimi acıtan ne yapsam unutamayacağım bir gidiş... 

Geçtikten sonra farkedip, unuttuğum için hayıflanacağım Ahh diyeceğim günler gelsin istiyorum... 14 yıl... Ne zaman hesaplasam hayret ettiğim... Koskoca 14 yıl... 

Doğumgünün kutlu olsun canım... Umudunu asla kaybetmemeni, her daim mücadele etmeni hayatla ve de kazanmanı, artık sevmediğin insanları 14 yıl önce ki gibi kolayca silebilmeni, mutsuz olduğun yerden koşarak kaçabilmeni, tüm dünyayı o masmavi gözlerinde görebilmeni, daha çok sevilmeni, sevmeni, doyasıya sevmeni dilerim... 

Ömrün uzun, gönül gözün açık olsun... 

Nice senelere...

12 Mart 2016 Cumartesi

Gitmeyi öğren...






Eşyalar toplanmış seninle birlikte… Anılar saçılmış odaya her yere… 
Sevdiğim o koku yok artık bu evde
 


 
Gitmenin üzerine en az 10 cilt kitap yazarım. Öyle iyi bilirim gitmeyi. Kimseler benim gibi güzel kaçamaz, böyle bulunmaz yerlere saklanamaz. Ben istemezsem _ ki istemem_ kimse beni bulamaz. Ben öyle güzel giderim ki geride hiçbir şey bırakmam. Huyumdur. Oscar’a aday olur en az bir özgün gidiş ödülü alırım. Ben öyle güzel giderim ki, gitmek üzerine yazılmış bütün şarkılar eksik kalır. Kocaman boşluklar bırakır, etrafa anılar saçarım. 

Her şeyimi toplar giderim. Geriye saç telim bile kalmaz. Sadece adım, anıların, bir de mutfak önlüğünü bırakırım. Beni unutma diye… Parfümümün sinen kokusunu bile toplarım. Camları açar ardına kadar bedenin, kalbine ceyran çarpar. Öyle giderim. Tüm filmler canını acıtır. Gözyaşları bırakırım ardımda. Ama merak etme en çok ben ağlarım. En çok benim canım acır.

Ben gitmeyi iyi bilirim. Zihninde sürekli aynı ses döner durur… Daktiloma çarpan parmaklarım, biten dizini haber veren küçük zilin sesi… Duvarlarına çarpar zihninin. Kalıcı yaralar bırakmam ama… Bir süre sonra unutmaya başlarsın. Çünkü ben hep kendim için zor, diğerleri için atlatması daha kolay vedalar bulurum. Siz benden, ben kendimden nefret ederim. Siz unutursunuz ben nefretimle bir ömür çoğalarak yaşarım. 

O yüzden sinirlen, kus öfkeni… Ne kadar çok kızarsan o kadar kolay geçer… Kendine iyi bak… Sen daha iyilerine layıksın… Sorun sende değil bende… Bunlar benim tarzım değil. Canın ne isterse onu yap. Sadece unut beni. Unutamazsan gitmeyi öğren sende… Bu anneden kıza, babadan oğla nesillerce sürecek bir gen aktarımı… Gitmeyi öğren ve hemen git birilerinden. Tüm dünya mutsuzlukla terbiye olana dek!
Tüm dünya gözyaşlarını kanıksayana, kimseye bağlanmamaları gerektiklerini öğrenene dek. 

Tüm dünya özgür ama mutsuz olana dek. 

Git ve sakın arkana bakma…

6 Mart 2016 Pazar

Otuz yaşıma...




Hiçbir şey mükemmel olmak zorunda değil. Hatta hayat daha da zorlayabilir seni... Güvenli bölgende huzuru tercih edebilir ya da gemileri yakabilirsin. Karar senin. Ama her ne yaparsan yap, asla pişman olmayacaksın. Çünkü sen sevmeyi biliyorsun. İyi veya kötü tüm seçimlerini sevdin zamanla... Hayatın sana getirdiklerini, senden esirgediklerini sevdin. Çoğu zaman gücün olmadı bir şeyleri yeniden inşa etmeye... O zamanlarda oduğun yeri sevdin. İnsanların muhteşem şeyler başarma hevesine tuhaf baktın. Evet birileri bir şeyleri çok iyi yapmalıydı. Bir takım buluşlar yapılmalı, keşfedilmemiş şeyler keşfedilmeli, yürünmeyen yollarda yürünmeli, evrenin sırrı çözülmeli, iyi bir şiir yazılmalı, yeni bir film çekilmeliydi... Bunlar olmalıydı. Ama herkes potansiyelinin farkında olmalı. Mükemmel olmak zorunda değilsin. Ünlü, çok güzel, aşırı zayıf, yetenekli veya muhteşem bir sese sahip olmak zorunda değilsin. 

Düşünsene, doğduğun günden bu yaşına dek neleri başardın ? Zorlu eğitim sisteminin içinden bir şekilde başarılı çıktın. Tam öğrenemesen bile bir yabancı dile eğilimin oldu. Kavgalardan, tartışmalardan çıktın... Kitaplar filmler bitirdin. Aşık oldun. Biliyorum oldun. Herkes olur. Bir kediye süt vermiş olmalısın en azından. Küçük kahramanlıklar, büyüklerinden kıymetli olabilir. Düşünsene dünyada ki herkes ama herkes kahraman olsa kimi kurtaracaklardı? Kimsenin bir diğerinin şefkatine veya iyiliğine ihtiyacı olmasa kahraman olmanın ne anlamı var ? Diyeceğim o ki, büyük kahramanlıklar yapanlar aynen devam etsin. Sen gizli kahraman ol. Merhametini kaybetme! Merhamet önemli... Kibirden uzak dur. Kibir çirkin, gereksiz... Egona yenilme. Umutsuzluğa düştüğünde anneni düşün! Aynı anda bir sürü şey yapıp seni sevmeyi unutmayan anneni... 

Sözü açılmışken anne olmayabilirsin... Herkesin biyolojisi buna uygun olmayabilir. Veya bunu istemeyebilirsin... Bu ne senin ne bir başkasının suçu... Bu sadece Tanrı'nın planı ile ilgili... Ve senin isteğinle tabi... Sevdiklerini de kaybedebilirsin. Ölüm değildir insanları cenazede ağlatan... Bir daha onu göremeyecek olmak, kendi ölümlülüğüne ağlamaktır... Bunu unutma. Sevdiklerinle zamanında vedalaşabilmeni dilerim...

Dostlarını yakın tut. Vazgeçme... Kalabılıkları sevmediğini biliyorum.  Çok kalabalık olmasına ihtiyacın yok. Avucun kadarsa gerçekten kalbin, az insanı daha çok sevebilme yeteneğine sahipsin demektir. Sevgini doğru yönlendirmeyi unutma... 

Homofobik olmazsın bu yaştan sonra, ama gene de hatırlatayım. Aynı cinsten birine aşık olmak hastalık değil, histir... Neyi, kime hissediyorsan o senin doğrundur... Herkesi olduğu gibi kabullenmeye devam et. 

30'larında bir kadın olarak, senin hiç değişmemenden gurur duyuyorum. İçinde ki çocuğu öldürmeden, klişelerde boğulmadan, olgunluğun seni sarmasına izin vererek büyüdün. İnsanlar seni hep sevdi. Sen de onları... Adı duyulmamış müzik gruplarını hala sevdiğini umuyorum. Onlardan vazgeçeme iyi çocuklar... Büyümek değişmek değildir her zaman... Nazım'ı, Cemal'i, Edip'i, Can'ı, Turgut'u unutma... Unutturma...

Küçük prens çocuk masalı değil, insanlık öğretisidir... Masal diyenlere karşı onu hep savun. Peter Pan'ı unutma... Karikatür dergilerini ve animasyon filmleri sevdiğini söylemekten çekinme. Burak Aksak'ı, Onur Ünlü'yü hala sevdiğine inanmayı tercih ediyorum... Yaşının  30 olmasının seni Ana britanica okumak zorunda bıraktığına inanma... 

Sen herp burnunun dikine gittin. Gene git. Yaşamak istediğin şekilde yaşamak senin hakkın. Tercihlerin ve kararların senin yansıman. Ferrari'ni satmana gerek yok bilge olmak için. Kendi dünyanın Sokrates'i ol sen. Bırak diğerleri ne halt ederse etsin...

Ne kadar paran olursa olsun, insanlara samimiyetsiz hediyeler gönderme... Düşünülmüş özel hediyelerin kıymetini unutma... 

Göz altı kremlerin yaşanmışlıklarını silemeyecek... Uğraşma... 

Doğru yolda yürümek zorunda değilsin. Kendi zikzaklarını çizmekten korkma... 

Kalan ömründen keyif almanı dilerim...

Sevgiler

Öz