Burası
çok soğuk… Kış gelmiş sanki. Görsen,
ağaçlarda bir tane yaprak yok. En sevdiğim kuşlar göçmen olmuşlar. Kırmızı,
kırmızı değil sanki… İnanmazsın gökyüzü mavi değil, gri… Ama hep gri… Deniz
desen ayrı bir hikaye… Bir kızgın, bir kırgın, hep dalgalı, hep bir savaş
halinde… Şarkılar hep hüzünlü… İnsanlar yabancı. Anlatacaklarım var ama
konuşamıyorum. Çok soğuk! İçimde dev buz kütleleri… Şimdi sana üşüyorum
diyeceğim, inanmayacaksın. Yeminle üşüyorum ben! Çok üşüyorum…
Gidişinle
öldürdüğüm bir takım düşlerim var. Arka bahçesi ceset dolu içimin… Sana
söylenmek üzere ipe dizilmiş küfürlerim var. Duysan utanmazsın! Sen hiç
utanmazsın ki. En azından ben göremedim. Ömrü vefa etseydi aşk’ının belki denk
gelirdim bir kere olsun. Aldatmak bu denli kolay olmasaydı, senin için. Verilen sözlerin bir kıymeti olsaydı. Mesela,
seni hiç bırakmayacağım derken doğruyu söylemiş olsaydın! Sarıp sarmalarken
beni, kollarının yanında bir parça da kalbin sarsaydı. Belki görürdüm! Ama ne
mümkün… Sen saçları benden daha uzun bir kadına gittin. Gitmek de denmez
aslında, sen hiç gelmedin ki benim kıyılarıma… İzmir’in Karşıyaka’sıydın sen!
Benim içimdeydin ama benim olmayı kabul etmedin!
Küçük
mutluluklarımı, pamuk şekerimi, kağıt helvamı, sokak müzisyenlerimi, balık
ekmeği, ucu kırık saçlarımı, mırıldandığım şarkılarımı, ezbere bildiğim onlarca
şiiri, benim şairlerimi, benim öykülerimi, benim kahramanlarımı, benim denizimi
sevmedin sen! Neden bilmiyorum ama sevmedin. Sevmeye çalıştın mı onu da bilmiyorum.
Bense
senin devrik cümlelerini uçsuz bucaksız bir sevgiyle kabul etmiştim. Senin dahi
anlamına geldiği için ayrı yazılan –ki olduğunu bilmeden. Cümle içinde hep
hatalı kullandım. Ben sanırım seni biraz yanlış sevdim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder