Ben hayal dünyamın günlüğünü tutuyorum sadece...

26 Ocak 2018 Cuma

Selam olsun yaralarına tuz basanlara..





Mevsimler hızla değişirken, kök salacak bir yer, karanlıkta bir deniz feneri, hüzünlü bir şarkıda ki umut kırıntısına selam olsun... 


Zaman perondan koşarcasına ayrılan bir hız treni gibiydi.. İzlemek sadece başınızı döndürürdü.. Ve o yas hali.. Gidenlerin ve kalanların arasında hiçkimse oluşunuz.. Hiç kimseye benzemeyen haliniz.. Şarkılar hüzünlü ve sahici umutsuzluğunda kendinize sarılmanız.. Çaresizce avunma çabanız.. Can kazaz'ın sesinden yükselen kaçma hissi.. Kaçamamak! Olduğunuz yere çivilenmek , korkudan tabiri caizse donakalmak.. 

Kuru bir dalda çaresizce kalan son yeşil yapraktım ben. Kollarımı kendime sarmak, kendimi teselli etmek zorundaydım. Gece yarısı açılan üstümü kendim örtmeliydim. Hasta çorbamı kendim yapmak ve kendi kendimi naza çekmeliydim. Bazı kırgınlıkların bazı yaralarını kendim kapatmalıydım. Geri gelemeyeceklerin yollarını kendim beklemeliydim. 

Tuz basıp yarama, kırmızı rujumu bir kat fazla sürmeli ve diğer tüm insanların içinde en mutlu ben görünmeliydim..
İyileşemiyorsan eğer iyiymiş rolü yapmayı öğrenmek zorundasın..

P.S : Bu yazı çift kişilik yatağın ortasında yatan, kendisinden başkasına ihtiyacı kalmamış o çok yaralı kadınların yarasına üflemek için yazılmıştır. Yalnız değilsin!

Kızkardeşlikle,

Öz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder