Ben hayal dünyamın günlüğünü tutuyorum sadece...

15 Nisan 2018 Pazar

Öğleden sonra





 Hayatın içinde durup dinlenebilirsiniz. Güzel bir şarkıyı onlarca kez dinleyebilirsiniz. Yürürken bir anda dönüp ters istikamete gidebilirsiniz. Hayat olması gerektiği gibi akarken bunu değiştirebilirsiniz. Çorbayı hep aynı yöne karıştırırken hızla ters yöne karıştırdık biz. Karmaşayı da dinginliği de biliriz. Ve kimsenin inanmadığı hayallere sarılmayı, sahiplenmeyi de..


Ve durdu. Bir anda yürürken.. Aniden.. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Arkasında yürüyen adam sinirli bir şekilde söylenerek yanından geçti. Kadın kıpırdamıyordu. Gözleri kapalı, elleri iki yanında açık.. Boynunu melodik bir şekilde sola doğru çevirdi.. Sanki dinlediği şarkının o kısmı hareket etmeden dinlenmeliydi.. Gözlerini açtığında gittiği yönün tam tersi yöne yürümeye başladı. Oturduğum kafenin boş bir masasına oturup koyu bir kahve sipariş etti. Yüzünde huzurlu tuhaf bir gülümseme vardı. Gözlerimi alamıyordum. Kişisel alanına saygı duyup onu rahat bırakmayı çok istedim. Ama o kadar dingin görünüyordu ki yapamadım. Aynı derecede koyu kahvemden büyük bir yudum aldım. Bir sigara yaktı, bende yaktım. Gözlerini arada aralayıp etrafı kararsız bakışlarla süzdü.. Sonra elini boynuna götürüp ensesini ovdu.. Yorgundu. Belli ki kırgındı da.. Ama mücadele etmekten vazgeçmemekte kararlı olduğu her halinden belliydi.. Yüzü an be an değişiyordu. Bir an durgun, bir an kaşları çatık, başka bir anda gülümsüyordu. Anlamaya çalışıyordu birşeyi, belki özümsemeye.. Nasıl yakın, nasıl tanıdık geldi hali.. Aynaya bakıyor gibi baktım kadına.. Telefonunu eline aldı ve zannederim şarkıyı başa sardı. Gözleri yeniden kapandı. Boynu sol tarafına doğru seyirdi. Bu sefer eli kalbinin üzerinde dudaklarını kıpırdattı. Şarkının o kısmı ile kavgası bitmişti. Gülümsedi.

Gözlerini yeniden araladığında beni gördü. Utanarak gözlerimi kahve fincanıma diktim. Beceriksizce bir sigara yaktım. Bir süre kıpırdamadım sanırım. Hareket etmezsem görünmez olacağıma dair çocukluktan kalma bir inancım vardı. Başımı yeniden kaldırdığımda uzaklaştığını gördüm. Ve masasında bir kağıt. Merakıma yenik düşüp kağıda baktım.Ne anlama geldiğini bilmediğim tek bir cümle.. Comptine d'un autre été, I'aprés-midi.. 

Hızla telefonuma yazdım.. Benimle şarkısını paylaşmıştı.. Şarkıyı açtığımda o tanıdık melodiyi duydum.. Piyanonun sert, uyumlu, cesur ve korkak halini.. Aynı yerinde durduğumuza tüm inancımla yemin edebilirim. Aynı yerinde şarkının derin bir nefes aldık. Aynı yerde gözümüzü yumduk.. Aynı yerde elimiz kalbimize gitti.. O öğleden sonra biz bir filmin içinde ki iki kırgın kadındık. Birbirimize iyi gelmek için yönetmen ustaca yollarımızın kesişmesini sağlamıştı.. Ve benim bir hikayem daha olmuştu.. Her nota farklı bir mimikti artık yüzümde..


P.S: Bu yazı Amelia filminin muazzam müziği dinlenerek yazılmıştır. Yaralarını seven, onları olgunlukla kabullenen, büyürken kalbini kirletmeyen, etrafındakilere ışık saçan tüm kadınlara adanmıştır. 

Öz

1 yorum: