Gözbebeğinin
üzerinde titreyen yaslar ile bana bakıyordun. Bir şeylersöylemeliydim sana.
Daha iyi olacağına dair bir şeyler. Mesela iyileşeceğinitüm bu acınınbiteceğiniher
şeyin yeniden anlam kazanacağını ve beni unutacağını. Ama hepsi boştu.
Senin o mağrur ama acı dolu duruşunu mükemmelleştirmek için gözlerini diktiğin karanlık
kadar bostu. Oturmak içinyanına kadar yürüdüğümüz ama oturmak yerine önünde dikildiğimiz
bank kadar boş.
Tüm
bunlar yerine sana; Sarhoş olup beni arayacaksın, arama dedim. Beraber gittiğimiz
yerlere yeniden gideceksin, gitme. En acılı şarkıları dinlemek isteyeceksin, dinleme.
Beni gözünün önüne getirme. Benimle ilgili herhangi bir duygu hissetmeye çalışma,
nefret bile olsa. Ben hiç olmamışım gibi davranmaya çalışacaksın bunun da bir faydası
olmaz, yorulma. Sadece bir yere otur ve geçmesini bekle. Geçecek, ama biraz sancılı
olacak canını acıtarak seni kanatarak geçecek. Midende uçuşan kelebeklerin
yerini gemici düğümleri alacak. Yemek istemeyeceksin veya sevmek. Ye, biraz geçmesini
bekle ve sonra yine sev. Ağla ama yıkılma. Bana nedenlerini sormaya çalışacaksın
biraz kendine geldiğinde, söyleyeceğim her şey veya söylemeyeceklerim seni
yeniden uçurumlara itecek.
Simdi
içinden ondan geriye doğru say,sıfıra geldiğinde ben burada olmayacağım. Sakın gözlerini açma.
Eğer açarsan gidişim zihninde acı verici bir resim olarak asılı kalacak. Biraz
sarsak adımlarla yürüyeceksin bir süre, buna alış. Korkacaksın. Herkes seni terk
edebilir gibi gelecek. Ama sakın umudunu kaybetme. Hiçbir duygu yaşamın içinde
kaybolabilmekten daha güzel değildir, emin ol. İyi dinle bak, doğanın sesine
odaklan, adımlarımın ne yöne gittiğine değil. Gökyüzünü dinle, toprağı,
ağaçları, uzakta ki caddenin sesini dinle, ayak seslerimi değil!
Sesim
sana boğuk geliyor şu an farkındayım. Çünkü ağlamamak için kendini o denli sıkıyorsun
ki kulakların uğulduyor. Sesler yabancılaşıyor biliyorum. Kendi bedeninden sıyrılıp
uzaktan bakıyorsun ikimize. Gitme demek istiyorsun ama gururlusun biliyorum.
Susman en iyisi, ikimiz içinde. Her veda zaten tek başına yeterince zordur. Ama
bil ki eskiler çekip gitmedikçe yenilere yer açılamaz kalbinde. Sana bunları
yaşatmak zorunda olduğum için üzgünüm.
Gitmek mi zor kalmak mı deyiminde kendi
rolünün en zor olduğuna inanacaksın sende herkes gibi. Haklısın. Herkesin acısı
kendine büyüktür. Ama emin ol her ikisi de zordur. Zor olsaydı gitmezdin
diyorsun değil mi? Yine giderdim. İnsanoğlu garip bir yaratık. Baş etmesi imkansız…
Tüm bunları
bilerek nasıl seni bıraktığımı düşünüyorsun biliyorum. Sen boşver her şeyi
gözlerini sıkıca kapat şimdi. Gökyüzünü düşün. Derin bir nefes al. Ve yavaşça
bırak. Sonra daha küçük bir nefes alıp onu da bırak. Nefesine odaklan. Nefes
almak zorundasın. Nefes al, nefes ver. İşte böyle. Şimdi kendin tekrarla bunu.
Nefes al, nefes ver. Nefes al… Nefes ver… Nefes al…
Kasım 2012/ Blogum Dergisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder