Ben hayal dünyamın günlüğünü tutuyorum sadece...

14 Temmuz 2017 Cuma

Mutlu sondan sonra ki sonra...


Evet bugün cumartesi değil, bugün cuma.. Bugün boktan bir cuma... Ve ben bu Cuma günü hayatım neden tepetaklak gittiğini anlatacağım. Herşeyin peri masalı gibi olmasını beklerken, tuhaf çekingen bir karanlığa bürünmesinden bahsedeceğim.

Tipik hikaye; ona aşık oldum o olmadı. Bunun anlatılacak ne yanı var demeyin..O BANA AŞIK OLMADI.. Sonra... Hani peri masallarında ki mutlu sondan sonra ki sonra... Sonra ne  mi oldu? Başka bir adama denk geldi kalbim, bir yerinde hayatımın...30 yıllık hayatımın herhangi bir yerinde canımı acıttı... İzin verdim canımı acıtmasına, biliyorum izin vermemem lazımdı ama insanoğlu saçma sapan bir varlık işte... İzin veriyorsun. Kalbini açıyorsun, geçmişte ki herşeyi unutmak istiyorsun bir adamla... Canını acıtan onlarca adamın ahını bir adam ile mutlu sona çevirmeye çalışıyorsun. Olmuyor tabi, çoğumuz için hikaye hep aynı. Çoğumuz sadece yalnız kalmaya mahkumuz. 

4 ay 12 gün bir kaç saat sonra.. Sonra o da gitti. Ve başkaları gelip gitti. Hayatım boyunca yaşadığım  tüm pişmanlıklarda, tüm hayal kırıklarında yaptığım gibi ona sığındım. Sende hayatıma girmediğin için, beni sevemediğin için bunları yaşadım dedim. Haklısın,  sevmek zorunda değildin. Neden sevesin ki beni ? Tuhaf kıvırcık kahverengi saçlarımı mı sevecektein ? Yoksa lens takmadan göremediğim uzaklarımı mı ? Ya da daha tuhafı o hiç sevmediğim ayaklarımı mı sevecektin ?

Bilmiyorum. Yani sevmeye kalksan zorlasan, gülüşümü sevebilirdin, bütün erkekler bayılır  gülüşlere! Nasıl komik bir şaka değil mi ? Haklısın! Erkekler ne bildiğine de bakmaz. Sapyoseksüelizm o kadar da popüler değil aslında yani zeka, zeka sevicilik. Sevsen güzel bir zekam vardı benim yer yer komik.. Bilmiyorsun ki hiçbirşeyi.. Hep düşündüm. Sen olsaydın nasıl olacaktı hayat diye.. Sen olsaydın.. 

Hayatın bir yerinde bir hata yaptık biz. Sende mutlu değilsin. Bende mutlu değilim. Birbirimiz ile mutlu olmayı beceremedik. 

Bir cuma günü yazmaya karar verdim. Genelde cumartesileri yazarmışım, öyle dedi birisi. Ama bu cumayı diğerlerinden ayıran  bir yanı var sanırım. Bu cuma boktan bir cuma.. Temmuz'un 14'üne gelmişiz, yatağımın köşesinde kaldırmaya üşendiğim kırış kırış bir yorgan var.. Soğumuyor içim hala. Bunca zaman , bunca göç, bunca yıkım ve bunca yeniden başlama hevesi sonrasında bile.. Soğumuyor...

İyi bir şarkı dinlemek istiyorum ama takıldıklarım klasöründe ki eski şarkıları dinliyorum hala..Yeni herşeye karşıyım. Yeni olanı sevmiyorum. Yeni olan kötü.. Yeni bir film izlemek istemiyorum ya da yeni bir kitap okumak! Ya da yeni bir yazı yazmak istemiyorum. Yazmak bir mecburiyet olmasaydı bırakırdım. Ama nefes almam gerek. Ve nefes almak için de yazmam. Ve ağlamayı bırakmam gerek. Ve çok konuşmayı.. Ama insan alışkanlıklarından vazgeçemiyor, gizli saklı seni hatırlamak gibi..Biz birbirimize iyi gelebilirdik seninle, belki de gelmezdik. Hiç denemedik ki.. Ama sen, bir kalp atışı uzaklığında ki sen.. Bildiğim tüm güzellikleri anımsatan.. Tüm turuncularını hayatın.. Tüm güneş ışınlarını, tüm sıcaklığını, tüm rakı bardaklarını, bütün bar masalarını hatırlatan sen.. 

Beni sevmeyen, seni sevdiğim için benden özür dileyen sen.. Ne güzel adamdın...

Şimdi bakıyorum da geceleri yalnız yatıyorum. Ve gündüzleri yalnız yürüyorum işe giden yolda..Ve bazı akşamlar, uykumdan huzursuz uyanıyorum. Gülmüyorum da eskisi kadar.. Öyle diyorlar.. Çiçekleri şemsiyemin altına saklanıp yağmurdan kaçıyorum bazı zamanlar..Ve bazı zamanlar seninle konuştuğumuz günleri hatırlıyorum. Huyum değil ama söyleniyorum bolca.. Sen gittiğinden beri söyleniyorum mütemadiyen...

Çok özledim.. Sahi çok özledim... Herşeyi.. Özlüyorum, hala çok özlüyorum..  (şuan bile)

Düzenli bir insan olmaya çalışıyorum. Herşey yerli yerinde olursa hayatta öyle gider sanıyorum. Hiçbir şey yerinde değil. Yerli yerindeyken de güzel bir hayat değil zaten. Veda mektubu gibi oldu sanırım. Ben sana hiç veda etmedim. 

Çünkü biliyorum ki mandallara takılı bir çarşaf gibi, döne dolaşa rüzgarını paylaşacağım senin. Paylaşacağız aynı rüzgarı, aynı şarkıları.. Aynı dizeleri değil belki ama aynı şarkıları paylaşacağız.. Ve bir gece yarısı içli bir Sezen şarkısını... Bilmeden.. Hissetmeden.. Paylaşacağız...


P: S: Karmakarışık bir ses kaydından zor bela yazıya aktarılmıştır. Duygu geçişleri sırasında bolca ağlanmıştır. Sezen dinlenmiştir. Kedimin bilgisayarın üzerinden kalkması beklenmiştir. Okuyan tüm kadınlara umutlu ömürler dilenmiştir. 

Öz




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder