Ben hayal dünyamın günlüğünü tutuyorum sadece...

19 Ocak 2013 Cumartesi

Labirent









Yenildiğini kabul ettiğin an bitmiştir aslında aşk dediğin. Sen kabuğuna çekilip bir sigara yakarsın bitirdiklerinin anısına… Kafa kafaya verdiğiniz bir anda basılan tetikten çıkan bir kurşun gibi beyinlerinizi parçalayıp duvara saplanır kelimeler. Şaşkınsındır. Çünkü bu kadar keskin olduğunu ilk kez görüyorsundur sözcüklerin.  Sigarana sığınıp odanın en ücra köşesinde baharı bekleme niyetindesindir. Oysa bahar ütopyadır aşkın ikliminde…  
Dinmesini beklediğin diğer acılarının yanında rahat bir koltuk ayırırsın ona. Ayaklarını uzatıp rahat edebileceği bir sehpa, anılarını dizebileceği bir alan… Böylelikle ilk günkü tazeliğini hep koruyacaktır. İstediğin an yeniden canını acıtabilecektir.
Çok kez söyledim. Ben bir labirentin içinde kayboldum. Çıkış yolu o kadar uzak ki. Ayyaş bir tövbekâr gibiyim. Acılarıma yoklama alıyorum her sabah her öğleden sonra ve her akşam. Eksik var mı yokluyorum. Varsa eğer _olmaz ya_ saklandığı yerden onu çıkartıp eski yerine getiriyorum. Diğerlerinin yanına…  
Bazı zamanlar aynaya bakıyorum. Sık olmasa da…  Umutsuzluğum göz kırpıyor bana. Biliyorum değişebilir dünya, değişebilirim bende… Ama acılarım, onlar oldukları gibi kalacaklar saklandıkları yerde. Aklımın köşe koltuğunda mizahtan uzak bir film izleyecekler… Ben ağlayacağım…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder