Hızla gelen
bir arabanın farına bakarken anlarsın en çok, neden yaşamak istediğini. Yaşam
çoğu zorluğa rağmen, gülümseyebilmektir. İnattır. Mücadeledir. Koşturmacadır.
Yorulmaktır. Acıdır. Zaman zaman karmaşıktır…
Bazen ise
güzeldir. Umut doludur. İnançtır. Geriye dönüp baktığında biriktirdiğin
anılardır. Sevdiklerindir. Sana zarar vermeyenlerdir.
Yaşam, bazı
zamanlarda babanın 26 yaşında ki prensesi olabilmektir. Adını söylemeyi
beceremediğin bir kahveyi sevmektir. Zaman zaman yolda mendil satan bir çocuğun
gözleridir…
Senin
dertlerin vardır, çözülmeyeceğine inandığın. Dünyanın tüm yükünü, insanlığın en
büyük acısını çektiğini düşünürsün. Yalnız kalmışsındır. Hiçbir hayalin gerçek
olmamıştır. Adaletin olmadığına inanmaktasındır. Ve Tanrı’nın seni duymadığına…
Kim bilir
belki de ölmeyi düşünüyorsundur. Ölümün soğukluğunu. Ne hissedeceğini. Gözünde
kendi cenazeni canlandırıyorsundur boş zamanlarında belki. Geride kalanların
gözyaşlarını hayal ediyorsundur. Kimlerin gerçekten üzülüp, kimlerin boş boş
bakacağını hesaplıyorsundur.
Herkes
hayatında en az bir kez ölmeyi dilemiştir Tanrı’dan. Sende istemişsindir. Bende
istemişimdir.
Ne var
biliyor musun? Bazen dünyanın tüm koşuşturması beni yorsa da güzel bir kahve
alıyorum, adını söylemeyi yeni öğrendiğim… Sonra durup insanları izliyorum. Ne
kadar hızlı olduklarını ve hep bir yerlere yetişme telaşında olduklarını
görüyorum. Gözlerimi kapatıp seslerini dinliyorum. Yavaş aktığı için bol korna
sesleri yükselen trafiği, yakınında isem denizi, değilsem gökyüzünü, bazen
çocuğunu susturamadığı için mahcup bir annenin dudaklarından dökülen
yakarışları, bazen simitçileri… Evet, onları da dinliyorum. Şair doğru demiş
biliyor musun? Gözlerin kapalıyken güzeldir İstanbul. Aslında hayal etmeyi
bildiğin sürece her şehirde deniz vardır, üzülme.
Çok canım
sıkıldıysa ve eğer yetmiyorsa dinlemek şehrimi, umutsuzluğumdan yükselen sesi
bastıramıyorsa o çok sevdiğim sokak müzisyenlerim… Bu kez ilk kez gökkuşağını
gördüğüm o gizli anıma gidiyorum.
Kimsenin bilmediği anıma… 22 Mayıs 2005’e gidiyorum. Yağmurun griliği
arasında parlayan renkli çizgilere bakıyorum. İlk görüşüm. Birileri ile
paylaşmak istiyorum ama o kadar güzel ki ayıramıyorum gözlerimi…
O gün karar
veriyorum. Gökkuşağı vazgeçene dek bende vazgeçmeyeceğim yaşamdan. Sen de
vazgeçme.
Hiçbir duygu
yaşamın içinde kaybolabilmekten daha güzel değildir, emin ol…
Blogum Dergisi / Mart 2013
Özlem Çelik
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder