Ben hayal dünyamın günlüğünü tutuyorum sadece...

31 Mayıs 2013 Cuma

Diren Gezi Parkı





        Bazen durup geriye baktığında utanmamak istersin. Ben bugüne kadar bloğumu hiçbir siyasi konuya alet etmedim. Siyaseti edebiyatıma karıştırmadım. Sınırı bildim hep. Ama bügün daha fazla susamayacağımı öğrendim. Ben bunları yazarken, insanlar nefes almak için gayret ediyor. Bir sürü şey gördü bu millet. Bir sürü savaş, yıkım, adaletsizlik, hainlik... Terörle mücadele ettik sözde senelerce. İnsanlarımızı kaybettik. Tanımadığımız ama bizim olan insanları. Üzüldük ve sonra gidip serin bir ağaç gölgeliğinde unuttuk yaşananları. Biz en çok unutmayı biliriz çünkü. Hep unuttuk. Darbeleri, yokluğu,faşizmi. görmezden gelirsek hiç olmamış sayabilirdik! Direnmeyi seçenleri unuttuk bazen. Utancımızdan geriye dönüp bakamadık bile. İnsandan uzaklaştık, teknolojiye sarıldık. Rahat evlerimizin, serin koltuklarında yayıldık. İnsanlar ölünce kahrolsun terör dedik, sonra yine unuttuk. Umudumuzu kaybettik. Kimseye söylemedik. Böyle geldi böyle gider dediler, içten içe hak verdik. Kazanamayacağımıza inandık. Yılgındık. En korkuncuda bu olsa gerek. Tarihimizi unuttuk. Savaşmak yerine sinmeyi tercih ettik. 

        Ama bugünlerde birşeyler kıpırdanıyor halkımda. Benim insanlarım ayağa kalkmış, dur diyor gidişata. Diren diyor. Böyle gitmez diyor. Biber gazları var her yerde. Yazın sıklıkla yokluğunu çektiğimiz sular tazyikle püskürtülüyor benim insanlarımın üzerine. Birlik olanlar terörist sayılıyor, onlara destek olmaya çalışanlarsa yandaş. Aslında onlar sadece VATANDAŞ.Oysa istedikleri o korkunç, o uyku kaçıran, o insanı insana kırdıran, o ölümlere yol açan, yeni doğmuş bir bebeği biber gazıyla tanıştıran şey; ağaçları kurtarmak. Biraz yeşillik görmek istiyorlar sadece. Birşeylerin aynı kalmasını. İnsanlıklarını kurtarmak istiyorlar. Kitap okuyorlar başlarında bekleyen polislere, şarkı söylüyorlar. Yemeklerini ikram ediyor, ağaçlarının gölgesini paylaşıyorlar. Sabah oluyor bu kez paylaşım vakti polislere geliyor. Onlar biber gazlarını, joplarını, plastik mermilerini paylaşıyorlar..

        Ben henüz 26 yaşındayım ve darbeyi kitaplardan okudum, vesika ile ekmek alındığını annemden duydum, savaş görmedim hiç. Ama bugün kliması bol ofisimde çalışırken bir çığlık duydum. İçim ürperdi. Twitter'da insanlar ilaç istiyor, su istiyor, nefes almak istiyor. Benim insanlarım bugün umudu yeşertiyorlar. Bir park için ölünür mü demeyin? Ölünmez mi? Değil mi ki zamanında memleketimin bir karış toprağı için binlerce çocuk öldü. Şimdi bu neyin kavgası diyenler, serin avmlerde zaman geçirmek isteyenler, bir parça yeşillik kalmadı mı içinizde! Biber gazının genzi ne kadar yaktığını, plastik merminin ne denli acıttığını bilmeyenler, size söylüyor Nazım yıllar öncesinden; Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür, ve bir orman gibi kardeşçesine..

Gezi parkından geçtiğim, gölgesinde dinlendiğim ağaçlara ithafen.. Diren gezi parkı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder